Hipnoz Hakkında Merak Edilen 14 Bilgi
Günümüzde stresle başa çıkma, motivasyon artırma veya kişisel gelişim hedefleri doğrultusunda birçok kişi hipnoza yöneliyor. Ancak, hipnoz hakkında pek çok yanlış anlama ve merak edilen birçok soru var. Bu yazıda, hipnozun temel kavramlarına odaklanarak bu ilgi çekici konuyu anlamaya çalışacağız. İşte, hipnoz hakkında merak edilen 14 bilgi:
HİPNOTERAPİ NASIL BİR ÇALIŞMADIR VE HİPNOTERAPİNİN AMACI NEDİR?
Hipnoterapi, indüksiyon adı verilen giriş aşamasıyla başlar ve yeterli transa ulaşıldıktan sonra terapistin verdiği telkinler ve rehberlikle çalışılmak istenen konu üzerinde ilerler. Hipnoterapi seansının sonunda, hasta/danışan (trans altındaki kişiye “süje” denir) güvenli bir şekilde transdan çıkar ve terapistin yönlendirmesiyle seans sırasında yaşadığı duygu, düşünce ve farkındalıkları hakkında konuşulur. Bu aşamada, yeni anlayışlar kazanılır, yeniden çerçevelenmeler yapılır ve hastanın/danışanın yararına olan pozitif çıkarımlar konuşulur ve pozitif telkinler yerleştirilir.
Hipnoterapinin amacı, kişinin kendinden olumlu beklentilerinin artması, sorunlarının çözümüne odaklanması, kendine olan inancının pekişmesi, özgüveninin ve özdeğerinin artması, olumlu davranış kalıplarının yerleştirilmesidir. Bu sayede kişi, daha sağlıklı bir zihinsel ve duygusal duruma ulaşabilir.
HİPNOZ UYGULAYACAK HİPNOTERAPİSTLER YASALAR GEREĞİNCE KİMLER OLABİLİR?
Hipnoz uygulayacak hipnoterapistler, Sağlık Bakanlığı’nın yetkilendirdiği ruh sağlığı profesyonelleri arasından seçilmelidir. Bu kişiler genellikle hekimler veya psikologlardır ve Hipnoterapi Yeterlik ve Yetki Belgesine sahip olmalıdırlar. Yasalar gereği, tıbbi ve psikolojik sağlığa hizmet amacıyla hipnoterapi uygulayabilecek kişiler, belirli eğitim ve lisans gereksinimlerini karşılamalıdır. Bu kişiler tarafından uygulanacak hipnoterapilerden hastaların/danışanların endişe duymasına gerek yoktur.
Hastaların/danışanların, güvenli ellerde ve uygun yerlerde, yetkili ve yasalara uygun olarak hipnoz uygulayan hipnoterapistler tarafından tedavi edildiğinden emin olmaları önemlidir. Bu şekilde, doğru hipnoz ve tedavilerle kişinin sağlığı daha iyi bir seviyeye getirilebilir.
HİPNOZ SIRASINDA SÖYLENENLERİ HATIRLAR MIYIZ?
Hipnoz altındaki kişi, terapötik amaçlarla gerçekleştirilen hafif veya orta seviyedeki trans derinliğinde yapılan hipnoterapi seansında konuşulanları ve verilen talimatları hatırlar. Çünkü hipnoz, kişinin farkındalık seviyesini artırır ve bu nedenle hipnoz sırasında verilen bilgileri ve telkinleri bilinçaltı tamamen hatırlar. Sonuç olarak, hipnoz bilincin kaybı değildir ve uyku haline benzemez.
HİPNOTİK ZİHİN NE DEMEKTİR?
Hipnotik Zihin, bilincin daha da açıldığı ve bilinçaltıyla birlikte bütünsel bir şekilde işlem gördüğü trans halindeki zihinsel durumu ifade eder. Bu durumda, sağ beyin fonksiyonları daha aktif hale gelir ve sezgiler, bilgi ve farkındalıklar gibi unsurlar bilinçle entegre olur. Böylece, bilişsel düzeyde kararlar alınabilir, kişi kendisi için olumlu olan durumları anlayabilir ve aynı zamanda kendi taleplerine ve iyiliğine yönelik pozitif telkinlerin yerleştirilmesi için uygun bir zihinsel durum sağlanabilir. Bu hipnoterapinin etkili olduğu bir zihinsel durumu içerir.
HİPNOZDAN ÇIKAMAMA GİBİ BİR İHTİMAL VAR MIDIR?
Hayır, hipnozdan çıkamama gibi bir durum mümkün değildir. Hipnoz, uyku değil özel bir bilinç durumudur. Kişi, gece uykusundan sabahleyin nasıl doğal olarak uyanabiliyorsa, hipnozdan da istediği zaman çıkabilir. Hipnoterapist tarafından çıkarılmadan da kişi hipnozdan kendi isteğiyle çıkabilir çünkü hipnoz, kişinin kendi isteği ve izniyle gerçekleşen bir durumdur. Dolayısıyla, hipnoz sırasında transdan çıkamama gibi bir endişeye gerek yoktur.
HİPNOZA YATKINLIK NE DEMEKTİR?
Hipnoza yatkınlık, bir kişinin imgeleme yeteneğinin ve görsel canlandırmalarının olmasıyla ilgilidir. Bu, hipnozun doğal akışının bir sonucudur ve hipnoza yatkınlık, hipnoz olabilme ve hipnoza yatkınlığın temel bir niteliği olarak kabul edilir.
Hipnoza yatkın olan bireylerle yatkın olmayanlar arasındaki fark incelendiğinde, dissosiyatif semptomlar dediğimiz belirtileri gösteren kişilerin hipnoza diğerlerine göre daha yatkın olduğu görülür. Aşırı derecede kontrolcü bireyler ise bilinçli veya istemsiz olarak kontrolü bırakma konusunda direnç gösterebilirler, bu da kendi hipnoz olabilme yeteneklerini zayıflatabilir. Sürekli kontrol, kaygı ve korku, odaklanmayı engelleyerek kişinin hipnoza yatkınlığına engel olabilir. Ancak önemli bir nokta, hipnozun terapötik amaçlarla uygulanmasının kişinin kendi isteği, onayı ve talebi olmadan gerçekleşmeyeceğidir.
HİPNOZ PSİKOTERAPİ GEREKTİREN DURUMLARDA YARAR SAĞLAR MI?
Hipnoz, psikoterapi sürecine entegre edildiğinde, olumsuz inançları ortadan kaldırabilir, pozitif telkinlerin yerleştirilmesine yardımcı olabilir ve çeşitli psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde etkili olabilir. Örneğin, belli bir konuda temelsiz ve mantıkla açıklanamayan bir kaygı veya çekincesi olan bir kişi, hipnoz ile bu duyguları hafifletebilir veya ortadan kaldırabilir. Ayrıca, çocukluk travmaları gibi geçmiş yaşantılardan kaynaklanan rahatsızlıkların tedavisinde analitik hipnoterapi yöntemleri kullanılabilir. Bu nedenle, hipnoz psikoterapiye entegre edildiğinde çeşitli durumlarda yarar sağlayabilir.
HİPNOZ SIRASINDA KİŞİ KENDİ İRADESİNİ VE KONTROLÜNÜ KAYBEDER Mİ?
Terapötik/tedavi amaçlı hipnoz uygulaması düşünen kişilerin bu tür kaygıları olabilir, ancak bu endişeye gerek yoktur. Hafif ve orta düzeyde, tıbbi amaç ile yapılan hipnoterapilerde kişi kesinlikle kontrolünü ve iradesini kaybetmez.
Hipnoterapi seansında kişi, sırlarını paylaşma konusunda endişe duyabilir, ancak tedavi amacıyla yapılan hafif ve orta derinlikteki hipnoterapilerde kişinin kontrolü kendisindedir. Kişi, kendisine sorulan konululanlara düşünerek cevap verir, istemediğine cevap vermeyebilir.
HİPNOZ SIRASINDA KİŞİ İRADESİ DIŞINDA KENDİ DİNİ VE AHLAKİ DEĞERLERİNE AYKIRI TELKİN KABUL EDER Mİ?
En çok merak edilen konulardan da biri budur. Kişinin dini ve ahlaki değerleri hipnoz sırasında geçerlidir ve bu değerlerine aykırı telkinlere uyma zorunluluğu hissetmez, kendi doğrularına uyacak kararları alabilecek durumdadır. Kişi, kendi kişisel etikleriyle çelişebilecek bir telkini reddetme hakkına sahiptir ve hipnozdan istediği zaman çıkabilir. Özellikle tıbbi ve terapötik amaçlı hipnoterapilerde hafif ve orta trans derinliğinde çalışılması yeterlidir. Sağlık profesyonelleri tarafından uygulanan hipnoterapiler genellikle bu trans derinliğiyle sınırlıdır ve derin translar genellikle tedavide gereksizdir.
HİPNOZ SIRASINDA BEYİN DALGALARI NASIL OLUR?
Hipnoz seansı sırasında beyin dalgaları, genellikle alfa ve teta dalgaları arasında değişir. Alfa dalgaları genellikle gevşeme ve dinginlik durumlarında gözlenirken, teta dalgaları daha derin gevşeme ve yaratıcılık durumlarında ortaya çıkar. Bu dalgaların frekansları şunlardır:
- Alfa dalgaları: Yaklaşık 8 ila 12 Hertz (Hz) aralığında, genellikle gözler kapalıyken ve zihin dinlenirken ortaya çıkarlar. Alfa dalgaları rahatlama ve meditatif bir durumla ilişkilendirilir.
- Teta dalgaları: Yaklaşık 4 ila 8 Hz aralığında olan teta dalgaları, daha derin gevşeme ve bilinç dışıyla bağlantıyı temsil eder. Teta dalgaları, hipnoz, derin meditasyon ve yaratıcılık anlarında yoğunlaşabilir.
HİPNOZ SIRASINDA İMAJİNASYON NE İŞE YARAR?
İmajinasyon (imgeleme), hipnoterapide ve hipnoanalizde yoğun olarak kullanılmıştır. Jung’a göre imajinasyon, bilinçdışının kendini doğrudan ifade etme yollarından biridir. Bilinçli zihnin gerçekte algıladığı, gördüğü, işittiği, kokladığı, tattığı ve dokunduğu beş duyuyla deneyimlediği duyumsamalara ilaveten hissettiği şeyler birer imgedir (imajinasyondur). Zihinde bir şeyi imgelemenin duyumsal vasıfları vardır. Örneğin, sevdiğimiz bir yemeği görsel olarak imgelediğimizde, beraberinde kokusunu da duyduğumuzu imgeleyebiliriz.
HİPNOTERAPİNİN ETİK SINIRLARI VE HASTANIN/DANIŞANIN HİPNOZ SEANSI İÇİN TERAPİSTE VERDİĞİ İZİNİN SINIRLARI NEDİR?
Uzman bir hekim ve psikoterapist tarafından tamamen terapötik amaçlı uygulanan hipnoterapinin sınırları ve hastanın/danışanın yapılacak çalışma için hipnoterapiste verdiği izinin sınırları çok önemlidir. Bu sınırlar seansın başında açık ve net olarak belirlenir ve hipnoz çalışması bu çerçeve içinde gerçekleştirilir.
Yine terapötik amaçlı yapılan hipnozun derinlik seviyesi, yapılacak çalışmada yeterli olan hafif ile orta derinlikte bir trans durumunda olmalıdır. Hastanın/danışanın seans sırasında konuşulanları hatırlaması ve anlamasının gerekliliği bu sınırların içindedir.
Eğer kişi hipnoz uygulayan kişiye izin vermezse, kişi hafif transa bile alınamaz. Bu sınırlar, kişinin kontrolünü koruduğu, sırlarını veya istemediklerini söylemediği ve terapiste seansında bilinçaltına telkin vermesine izin verdiği noktayı belirler. Hekim veya terapistin bu sınırlara sadık kalması, etik çerçevede hareket etmesi, başarılı tedavilerin gerçekleştirilmesini sağlar.
DOĞAL HİPNOZ NEDİR?
Düşük bir seviyede ve monoton bir ses tonunda sürekli devam eden tek düze konuşmanın bir süre sonra dinleyen üzerinde hipnoz etkisi yapması doğal hipnoz olarak adlandırılır. Haber programları veya açık oturum programlarındaki konuşmaları dinlerken uyku ile uyanıklık arasında, kanepeye uzanmış bir kişinin beyin dalgaları benzer bir hipnotik konuma geçer. Bu, doğal olarak oluşan bir hipnoz halidir.
KİMLER HİPNOZ OLAMAZ?
Hipnoz olabilmek özel bir yetenek veya çok zeki olmayı gerektirmez. Sadece zihinsel olarak odaklanabilme ve zihinsel sağlık gerekmektedir. Örneğin, aşırı yaşlılık, bunama ve odaklanmaya imkan vermeyen çeşitli zihinsel hastalıklar kişinin yaşı ne olursa olsun hipnoz olabilme yeteneğini engelleyebilir.
YOL HİPNOZU NEDİR?
Yol hipnozu, sürücünün araba kullanırken gözleri açık halde bilinç ve bilinçaltında farklı şeylere odaklanması ve beyinde otomatik bir davranışın gelişmesidir. Örneğin, sürekli evine aynı yoldan giden bir kişinin başka düşüncelerle meşgul olması veya telefonda konuşurken evinin önüne nasıl ulaştığına şaşırması, ancak bilincinin ayrışması ve bilinçaltının alışkın olduğu yolu otomatik olarak takip etmesi gibi durumlar yol hipnozu örnekleridir.
Uzun tek düze bir yolda seyahat ederken kişi sürekli yola odaklanmışken, bilinçaltı iç uyaranlara veya düşüncelere dalabilir ve anlık olarak dikkatini dağıtabilir. Bu durumda, ani bir dış uyarı ile karşılaşırsa şaşkınlıkla gerçek dünyaya dönebilir ve bir kazadan kendini kurtarabilir. Bu tür durumlarda, sürücünün dikkatini canlı tutacak uyarıcı bir müzik veya yanında oturan birinin varlığı faydalı olabilir.
Özetle, kişiler farkına varmadan da hipnotik durumlara girebilirler ve bu, özel bir çaba veya teröpatik amaçlı indüksiyon gerektirmez. Bu nedenle, sağlıklı herkesin farkında olmadan hipnoza girebileceği ve hipnoz olma ile kişisel bir özellik arasında doğrudan bir bağlantı olmadığı söylenebilir.